Post by frisby31 on May 5, 2006 9:57:30 GMT -5
EVRIM MEKANIZMASI
Evrimin önemli ham malzemelerinden biri mutasyonlardir. Mutasyonu açiklamadan önce modifikasyon (ya da diger adiyla varyasyon) tanimini dogru yapmak gerekir. Modifikasyon, çevre kosullarinin etkisiyle canlinin genetik yapisindaki su ya da bu genin zorunlu veya tercihli olarak uyarilmasi ya da islevlerin tesvik edilmesi-güçlendirilmesi sonucunda dis görünüsünde (fenotip) ortaya çikan kalitsal olmayan degisikliklerdir. Çogu yayinda bunlara kalitsal olmayan varyasyonlar denir. Evrimsel önemi pek yoktur. Bir çiçegin farkli sicakliklarda farkli renkli çiçek açmasi, iyi ya da kötü beslenen bir insanin kilosunun fazla ya da eksik olmasi, degisik sicakliklarda yetistirilen böceklerin farkli renkli olmasi gibi durumlar, kalitsal olmayan modifikasyon örnekleridir. Kalitsal olarak aktarilabilen degisiklikler ise iki ana grupta toplanir
1) Nokta mutasyonlari: Basta morötesi, yüksek enerjili X, gama, alfa ve beta isinlari olmak üzere; kimyasal maddeler ve fiziksel etmenler DNA'nin yapisini dogrudan etkileyebilir. En azindan DNA'nin yapisindaki tek bir bazin farklilasmasini saglayabilir. Bir bazin degismesi, bazin kromozom üzerindeki yerine göre, canliya yeni bir özellik, üstünlük saglayabilir. Bunlara yararli mutasyonlar denir. Buna karsilik, enzimlerin aktif merkezlerine isabet eden bir degisiklik, canlinin üzerinde öldürücü ya da yasamsal islevleri azaltici etkiye sahip olabilir.
Canliligin evriminde lokomotif görevi üstlenen mutasyonlar "nötr" olanlardir. Bunlar proteinlerin belirli amino asitlerini degistirirler. Bunlar canlinin yasami üzerinde belirgin yarari ya da zarari olmayan degisikliklerdir. Ortam degistiginde o güne kadar etkisiz olan bu mutasyonlar, yeni ortamda canlinin ayakta kalabilmesini saglayabilir. Örnegin hiç antibiyotikle karsilasmamis bir bakteri kolonisinden bazi bireyler antibiyotikli bir ortamda yasamaya devam edebilirler. Bu bakterilerde meydana gelmis nötr mutasyonlar, daha önceleri kendilerini belli etmeseler dahi, bakterileri antibiyotiklere karsi dirençli hale getirmistir.
2) Birçok canli, birçok kitapta mutasyon olarak adlandirilmasina karsin dogru adiyla, kromozom degisimleri ile farkli özelliler kazanir. Yani kromozomlarin yapisinda ya da kromozom sayisinda degisiklikler olabilir. Bu sayida degisme ya ayni türün kromozomunun katlari seklinde (n, 2n, 3n, 4n, 8n ...) artma ya da kromozomlarinin tek tek bir veya iki artip-azalmasi (2n+1, 2n+2, 2n-1 ...) seklinde, ya da farkli bir türle döllenmesiyle ortaya çikar. Bu yeni kombinasyonlarin bazilari verimlidir; çünkü kromozom ayrisimi saglanir. Bazen de, katirda oldugu gibi, verimsizdir. Bu yolla çok degisik bitki formlari elde edilmistir.
Kararli ve kararsiz populasyonlar dünyanin jeolojik, cografi ve iklimsel degisimine bagli olarak, her dönemde vardi. Dünyadaki degisiklikler, bazi türlerin genetik kombinasyonunun kararli kalmasini saglar, bazen de onlarin darmadagin olmasina yol açar. Birçok tür uyum yapabilme yetenegini artirabilmek için, herhangi bir özellik üzerinde birden fazla gen çiftinin etki göstermesini saglayacak kalitsal bilesime sahip olabilir. Bunlarin bir kismi ayni özelligin asama asama güçlendirilmesi seklinde olabilir (boy uzunlugunu saptayan genler). Bazilari bir özelligin degisik karakterleri seklinde ortaya çikmasini saglayabilir (A, B, O kan grubu). Bazilari iki farkli özelligin degisik kombinasyonlari seklinde etkiye sahip olabilir. Bir türe ait genlerin toplamina gen havuzu denir. Bir havuzda ayni özellik üzerine etki eden birden fazla gen bulunsa da, kural olarak bir bireyde bunlardan yalniz bir çifti bulunur (kan gruplarinda oldugu gibi). Yasam ortamindaki kosullar eger kararli haldeyse, bu havuzdaki genler belirli bir süre içerisinde o günkü çevre kosullarina en fazla uyum saglayacak sekilde kararli bir yapi olusturur. Bunlara kararli populasyonlar adi verilir. Dünyada böyle bir populasyon hiçbir zaman tam olarak olusmamistir. Böyle bir kararli populasyonda kuramsal olarak nokta mutasyonu ya da kromozom degisimi olmamalidir. Dogal kosullar su ya da bu özelligin (genin) ortadan kalkmasina ya da yayilmasina neden olacak bir etki yaratmamalidir. Populasyona, farkli gen frekansina sahip bir baska populasyondan göç olmamalidir. Benzer sekilde, populasyon içerisinden gen frekansini degistirecek sekilde, dis ortama herhangi bir göç olmamalidir. Üreme davranisinda, özel bir karakteri daha yaygin duruma getirecek eseysel seçim olmamalidir. Hiç bir özelligin özel olarak seçilmedigi ya da elenmedigi, döller boyunca genlerin frekansinin sabit kaldigi, yeterince büyük olan (eger populasyon küçük ise frekanslar hizla degisebilir) populasyonlarda, genlerin frekansinin toplami 1'dir ve böylece, kuramsal olarak tüm frekanslarin sabit oldugu bir populasyon elde edilir.
Daha önce evrimin ham malzemeleri olarak adlandirilan süreçler, her kosulda populasyonun kararliligini bozarlar. Ancak evrimsel ham malzeme hiç var olmamis olsaydi bile, populasyonun kararli kalmasini saglayan kosullardan birinin ya da birkaçinin degismesi evrime yol açabilirdi.
1) Kosullarin degismesi: Dünyanin baslangicindan bu yana, iklimde, cografi yapida, hatta biyolojik yapilarin diger unsurlarinda (örnegin. av-avci iliskisi) meydana gelen (ve gelecek olan) degisiklikler, kararli diye tanimladigimiz populasyonlarin üzerinde bazi genlerin daha çok seçilmesini saglayabilir. Zaman içerisinde o genlerin frekanslari baslangiç degerlerinden farklilik gösterir. Örnegin bir özellik % 1 oraninda tercih ediliyorsa ve o tür senede bir defa döl veriyorsa, kaba bir hesapla en geç 100.000 yil içerisinde bu frekansin % 99 a ulasmasi demektir. Bir tür, yaprakbitleri gibi, senede birden fazla döl veriyorsa, süre 10.000 yila düser. Iste kisa yasayan, çok döl veren populasyonlarin hizli evriminin nedeni buna dayanir. Dogal kosullar, bazen bir populasyondaki asiri uçlari eleyerek, orta kisimdakileri daha sansli kilabilir. Bu genellikle kararli populasyonlardaki temel isleyis seklidir. Bazen dogal kosullar o populasyonlardaki özelliklerin iki asiri ucunun seçilmesini, ortalamalarin ayiklanmasini da saglayabilir. Buna parçalayici degisim denir. Dünyadaki kitalarin kaymasi, ormanlasma, çöllesme, steplesme, tarim arazisine dönüsme gibi fiziksel ve kimyasal degisimler belirli bir dogal seçilim baskisi ortaya çikarir. Bir tarim arazisine uygulanan ilaçlamanin bile seçilim baskisinda etkisi vardir. Birçok gen pleitropiktir, yani canlinin birden fazla özelligi üzerinde etkilidir. Dogal seçilim bu özelliklerden birinin yararina, digerinin zararina da çalisabilir. Sonuçta evrimsel yönlendirilme pleitropik genin kontrol ettigi özelliklerin seçilmesine ya da elenmesine, seçiliminin cebirsel toplamina esit olur. Örnegin çok tipik olan orak hücreli anemide S geni, bir taraftan oksijen baglanmasini kisitlarken, diger yandan sitmaya karsi dayaniklilik saglar. Sitmanin yaygin oldugu ortamda, dogal seçilim bu ikisinin cebirsel toplamina göre yönlendirilir. 100 bireyin 60'i sitmadan; bu gen oldugu zaman da 50'si oksijensizlikten ölüyorsa, o zaman % 10'luk bir kesim avantajli oldugundan, bu gen o populasyonda korunur. Ortamdan sitma mikrobu yok edilirse (ya da tersine yayginlasirsa) frekans degisir. Bu genin frekansi sitmali bölgelerden saglam bölgelere gidildikçe azalir. Dogal seçilimin etkisinin artirilmasi, populasyondaki gen çesitliligini de artirir. Dolayisiyla parça degisimi, mutasyon her ne kadar populasyon kararligini karistirirsa da, dogal seçilim için uygun bir zemin olusturmasi nedeniyle evrimsel çesitlenmede lokomotif görevi yapar. Mutasyonlarin ve rekombinasyonlarin fazla olusmasi, populasyonun kararliligini bozacagi için negatif etki yapar. Az olusmasi çesitlilik bakimindan seçenegi azaltacagi için etkisi olumsuzdur. Bu nedenle her tür için dogal kosullarda yeterince mutasyon meydana getirecek ve seçilime ugratacak bir düzenek kurulmustur. Farkli yasam ortamlarinda dogal seçilim baskisi farkli sekilde yürütüldügünden, zaman içerisinde hem o ortama uygun canli türleri olusmus hem de yasam ortamlari ortaya çikmistir.
Morötesi isinlar bilinen mutasyona yol açan en etkili faktörlerden biridir. Yükseklere dogru çikildikça mor ötesi isinlarin etkisinin artmasiyla birlikte mutasyon oraninda da artmalar ortaya çikar. Ayrica daglarin tepesine dogru çikildikça, yasam ortamindaki çesitlilik de artar. Yani dogal seçilim baskisi çesitlenir. Yükseklere dogru çikildikça tür çesitliliginin artmasi bu nedenden ötürüdür. Bununla birlikte, yasam kosullarinin asiriya dogru kaymasi, türlerin yayginlasmasina ya da sikliginin artmasina engel olur. Buna karsilik toprak altinda yasayan ya da çogunlukla gececi olan (günes isinlarindan kaçan) birçok hayvan türü ilkel özelliklerini korumuslardir. Akreplerin uzun yillardan beri degismemelerinin nedeni budur.
2) Populasyon içine ya da disina göç: Göç, kararli populasyonlarin bozulma nedenlerinden biridir. Ayni türe ait, bazi özellikleri bakimindan farkli gen frekansina sahip bir topluluk, herhangi bir yolla bir populasyonun içerisine girerse, o populasyonda bir dalgalanmaya ve frekans degisimine neden olur: Örnegin Türk toplumunda mavi göz frekansi % 16, Almanlarda % 81'dir. Her döl basina (bu, insan soyunda 30-50 yildir) ne oranda bir göçün gerçeklestigini ve her iki populasyonun ne miktarda çiftlestigini biliyorsak, bu sayilardan yola çikarak, gelecekte, bu populasyonlardaki mavi göz geninin frekansinin nasil degisecegini öngörebiliriz.
Eger bir populasyon içerisinde, deme, irk gibi küçük gruplarin herhangi bir nedenle populasyon disina göçü saglanirsa, toplam populasyon frekansinda yine önemli degismeler meydana gelebilir. Dogal populasyonlarin hiçbirinin sabit kalmasi mümkün degildir. Çünkü dis ve iç göç engellenemez.
3) Genetik Sürüklenme: Bir populasyon yeterince büyükse, kararli yapisini koruyabilir. Gen frekanslari yönünden ait oldugu populasyondan önemli ölçüde farkli olan, küçük bir birim, o populasyondan ayrilip, yeni bir populasyonun kurucusu olarak görev yaparsa, zaman içerisinde yeni populasyonlarin ortaya çikmasina neden olur. Örnegin Anadolu'da % 80 mavi gözlü olan bir köy (normal frekans %16) bulundugu yerden sürülüp herhangi baska bir yere yerlestirildiginde, yeni populasyon ana populasyondan mavi göz geninin frekansi bakimindan büyük ölçüde farkli olacaktir.
4) Esey Seçimi: Kural olarak canlilarda, erginlige ulasmis bireylerin bir araya gelmeleri ve çiftlesmeleri aynidir. Kuramsal olarak her bireyin çiftlesme sansi esittir. Fakat gametlerde, kalitsal yapiya bagli olarak ya da olmayarak, hareket yeteneginde ve çekici kimyasal maddelerin yapisinda degisiklik olursa gamet seçilimi olur. Ancak en önemli eseysel seçilim, ergenlik dönemindekidir. Bunun nedeni kaliplasmis davranislardir (imprinting behaviour). Biyolojik çesitliligin korunabilmesi için erkek ve disi geçislerinin tam olarak ayrilmasi ve özelliklerin kesin olarak farklilasmasi gerekir. Bunun için de özellikle yalnizca rekombinasyon meydana getiren, çogunlukla bunun ötesinde baska önemi olmayan, yavru bakimiyla ilgilenmeyen erkegin güçlendirilmesi daha iyi sonuçlar verir. Disilerin zemine uygun, gösterissiz, parlak renklerden arinmis, abartisiz bireyler olarak kalmasi; buna karsilik erkeklerde göze çarpici, ancak dogal tehlikelere de açik ikincil esey özelliklerinin ortaya çikmasi saglanmistir. Ikincil eseysel özelliklerin gösterimi ile erkeklik genlerinin diziliminin gücü arasinda dogrusal bir iliski mevcuttur. Canlilar aleminde basitten gelismise dogru gidildikçe, saglam genetik yapinin bir ifadesi olarak saglam fiziksel yapinin seçilmesi için, ayni eseyin bireyleri arasinda (çogunlukla da erkekler arasinda); kavgalar, danslar gittikçe güçlenmistir. Bu gösteri sirasinda bugün biyolojik olarak çok defa anlam tasimayan renk-sekil-ses özellikleri, kaliplasmis davranis sekliyle seçilmistir. Günlük yasamimizda da kaliplasmis davranis hiçbir nedeni olmadan islev görür. Herhangi bir erkegi/kizi sevmemiz ya da ilk defa karsilasilan bir insani itici görme davranisi tamamen kaliplasmis davranistir. Sonuç olarak bir populasyonda eseyler, birbirini rasgele seçer desek de, insanlarda ve birçok populasyonda belirli özelliklere sahip bireylerin, belirli özelliklere sahip bireylerce seçildigini görürüz. Bu da populasyonun bir anlamda dallanmasi demektir.
5) Asiri uçlarin ayiklanmasi: Tüm canlilarda, her ne yolla olursa olsun yeni özellikler o türün gelecegini tehlikeye atmayacak kadar tesvik edilir. Fakat dogal seçilimle asiri uçlar çogunlukla ayiklandigi için sonuçta dengelenmis polimorfizm dedigimiz, o ortam için en uygun boyutlar elde edilir. Örnegin, insan beyninin büyümesi, basarisi için kosuldur. Fakat sürekli büyümesi tesvik edilen kafanin, ananin çati kemiginden geçememesi de söz konusudur. Bu nedenle ananin simfis açikligi, kafa büyüklügünün optimum olmasini saglamistir. Baska bir örnek ise, kavaklarin günese ulasmak için boylarini sürekli uzatmalarinin, uzun boylu kavaklarin rüzgârla devrilme seçilimiyle dengelenmesidir. Bu nedenle her bölge için optimum (rüzgar-günes iliskisi) boy belirlenir. Biz genis bir populasyonda en uzun kavagi elde etmek istiyorsak derelere, en kisa olani istersek daglara gitmeliyiz.
6) Cografi izolasyon: Populasyonlarda genetik çesitlenme, esey seçilimi, dogal seçilim olsa da, zaman içerisinde kalitsal yapinin alt tür, tür düzeyinde farklilasmasi için, belirli bir süre etkin bir sekilde islev yapan yalitim sistemine gereksinim vardir (kara canlilari için su, suda yasayan canlilar için kara, sicaklik, kimyasal feromonlar, ses vs.). Bunun en etkin yolu cografi yalitimdir. Cografi yalitim yeterli süre etkili olamamissa, farkli populasyonlar tekrar bir araya gelebilir. Yalitilmis populasyonlar arasinda sinirli da olsa gen akisi meydana gelirse alt türler olusur.
Dünyada çogunlukla dogal kosullarin degisimiyle ve buna bagli olarak dogal seçilimle, ortaya çikan fenotipler arasinda belirli bir denge söz konusudur. Ancak kosullar sürekli siddetini artiracak sekildeyse ve o kosullarin etkisi altinda kalan canlinin kalitsal yapisi bu degisimi karsilayacak kalitsal çesitlilikten yoksunsa, o tür ortadan kalkar. Kalitsal varyasyonlar bu degisimi karsilayacak yeterlilikte degilse, bu canlinin izleyecegi iki ana yol vardir:
Canli bu kosullardan uzaklasmak için göç edebilir; küçük ve uygun kosullari barindiran siginaklara kaçabilir. Populasyonun bir kismi göç olanagini bulurken, diger kismi dogal seçilimle baska bir türe (türlere) dönüsmek suretiyle varligini sürdürebilir. Biri tükenme, digeri ise evrimdir.
Anadolu bu nedenle tür, alt-tür ve ekotip bakimindan bir cennet durumuna ulasmistir. Dileriz ki yetkililer ve kamu, bu hazineyi yeterince koruyabilir ve degerlendirebilir.
Evrimin önemli ham malzemelerinden biri mutasyonlardir. Mutasyonu açiklamadan önce modifikasyon (ya da diger adiyla varyasyon) tanimini dogru yapmak gerekir. Modifikasyon, çevre kosullarinin etkisiyle canlinin genetik yapisindaki su ya da bu genin zorunlu veya tercihli olarak uyarilmasi ya da islevlerin tesvik edilmesi-güçlendirilmesi sonucunda dis görünüsünde (fenotip) ortaya çikan kalitsal olmayan degisikliklerdir. Çogu yayinda bunlara kalitsal olmayan varyasyonlar denir. Evrimsel önemi pek yoktur. Bir çiçegin farkli sicakliklarda farkli renkli çiçek açmasi, iyi ya da kötü beslenen bir insanin kilosunun fazla ya da eksik olmasi, degisik sicakliklarda yetistirilen böceklerin farkli renkli olmasi gibi durumlar, kalitsal olmayan modifikasyon örnekleridir. Kalitsal olarak aktarilabilen degisiklikler ise iki ana grupta toplanir
1) Nokta mutasyonlari: Basta morötesi, yüksek enerjili X, gama, alfa ve beta isinlari olmak üzere; kimyasal maddeler ve fiziksel etmenler DNA'nin yapisini dogrudan etkileyebilir. En azindan DNA'nin yapisindaki tek bir bazin farklilasmasini saglayabilir. Bir bazin degismesi, bazin kromozom üzerindeki yerine göre, canliya yeni bir özellik, üstünlük saglayabilir. Bunlara yararli mutasyonlar denir. Buna karsilik, enzimlerin aktif merkezlerine isabet eden bir degisiklik, canlinin üzerinde öldürücü ya da yasamsal islevleri azaltici etkiye sahip olabilir.
Canliligin evriminde lokomotif görevi üstlenen mutasyonlar "nötr" olanlardir. Bunlar proteinlerin belirli amino asitlerini degistirirler. Bunlar canlinin yasami üzerinde belirgin yarari ya da zarari olmayan degisikliklerdir. Ortam degistiginde o güne kadar etkisiz olan bu mutasyonlar, yeni ortamda canlinin ayakta kalabilmesini saglayabilir. Örnegin hiç antibiyotikle karsilasmamis bir bakteri kolonisinden bazi bireyler antibiyotikli bir ortamda yasamaya devam edebilirler. Bu bakterilerde meydana gelmis nötr mutasyonlar, daha önceleri kendilerini belli etmeseler dahi, bakterileri antibiyotiklere karsi dirençli hale getirmistir.
2) Birçok canli, birçok kitapta mutasyon olarak adlandirilmasina karsin dogru adiyla, kromozom degisimleri ile farkli özelliler kazanir. Yani kromozomlarin yapisinda ya da kromozom sayisinda degisiklikler olabilir. Bu sayida degisme ya ayni türün kromozomunun katlari seklinde (n, 2n, 3n, 4n, 8n ...) artma ya da kromozomlarinin tek tek bir veya iki artip-azalmasi (2n+1, 2n+2, 2n-1 ...) seklinde, ya da farkli bir türle döllenmesiyle ortaya çikar. Bu yeni kombinasyonlarin bazilari verimlidir; çünkü kromozom ayrisimi saglanir. Bazen de, katirda oldugu gibi, verimsizdir. Bu yolla çok degisik bitki formlari elde edilmistir.
Kararli ve kararsiz populasyonlar dünyanin jeolojik, cografi ve iklimsel degisimine bagli olarak, her dönemde vardi. Dünyadaki degisiklikler, bazi türlerin genetik kombinasyonunun kararli kalmasini saglar, bazen de onlarin darmadagin olmasina yol açar. Birçok tür uyum yapabilme yetenegini artirabilmek için, herhangi bir özellik üzerinde birden fazla gen çiftinin etki göstermesini saglayacak kalitsal bilesime sahip olabilir. Bunlarin bir kismi ayni özelligin asama asama güçlendirilmesi seklinde olabilir (boy uzunlugunu saptayan genler). Bazilari bir özelligin degisik karakterleri seklinde ortaya çikmasini saglayabilir (A, B, O kan grubu). Bazilari iki farkli özelligin degisik kombinasyonlari seklinde etkiye sahip olabilir. Bir türe ait genlerin toplamina gen havuzu denir. Bir havuzda ayni özellik üzerine etki eden birden fazla gen bulunsa da, kural olarak bir bireyde bunlardan yalniz bir çifti bulunur (kan gruplarinda oldugu gibi). Yasam ortamindaki kosullar eger kararli haldeyse, bu havuzdaki genler belirli bir süre içerisinde o günkü çevre kosullarina en fazla uyum saglayacak sekilde kararli bir yapi olusturur. Bunlara kararli populasyonlar adi verilir. Dünyada böyle bir populasyon hiçbir zaman tam olarak olusmamistir. Böyle bir kararli populasyonda kuramsal olarak nokta mutasyonu ya da kromozom degisimi olmamalidir. Dogal kosullar su ya da bu özelligin (genin) ortadan kalkmasina ya da yayilmasina neden olacak bir etki yaratmamalidir. Populasyona, farkli gen frekansina sahip bir baska populasyondan göç olmamalidir. Benzer sekilde, populasyon içerisinden gen frekansini degistirecek sekilde, dis ortama herhangi bir göç olmamalidir. Üreme davranisinda, özel bir karakteri daha yaygin duruma getirecek eseysel seçim olmamalidir. Hiç bir özelligin özel olarak seçilmedigi ya da elenmedigi, döller boyunca genlerin frekansinin sabit kaldigi, yeterince büyük olan (eger populasyon küçük ise frekanslar hizla degisebilir) populasyonlarda, genlerin frekansinin toplami 1'dir ve böylece, kuramsal olarak tüm frekanslarin sabit oldugu bir populasyon elde edilir.
Daha önce evrimin ham malzemeleri olarak adlandirilan süreçler, her kosulda populasyonun kararliligini bozarlar. Ancak evrimsel ham malzeme hiç var olmamis olsaydi bile, populasyonun kararli kalmasini saglayan kosullardan birinin ya da birkaçinin degismesi evrime yol açabilirdi.
1) Kosullarin degismesi: Dünyanin baslangicindan bu yana, iklimde, cografi yapida, hatta biyolojik yapilarin diger unsurlarinda (örnegin. av-avci iliskisi) meydana gelen (ve gelecek olan) degisiklikler, kararli diye tanimladigimiz populasyonlarin üzerinde bazi genlerin daha çok seçilmesini saglayabilir. Zaman içerisinde o genlerin frekanslari baslangiç degerlerinden farklilik gösterir. Örnegin bir özellik % 1 oraninda tercih ediliyorsa ve o tür senede bir defa döl veriyorsa, kaba bir hesapla en geç 100.000 yil içerisinde bu frekansin % 99 a ulasmasi demektir. Bir tür, yaprakbitleri gibi, senede birden fazla döl veriyorsa, süre 10.000 yila düser. Iste kisa yasayan, çok döl veren populasyonlarin hizli evriminin nedeni buna dayanir. Dogal kosullar, bazen bir populasyondaki asiri uçlari eleyerek, orta kisimdakileri daha sansli kilabilir. Bu genellikle kararli populasyonlardaki temel isleyis seklidir. Bazen dogal kosullar o populasyonlardaki özelliklerin iki asiri ucunun seçilmesini, ortalamalarin ayiklanmasini da saglayabilir. Buna parçalayici degisim denir. Dünyadaki kitalarin kaymasi, ormanlasma, çöllesme, steplesme, tarim arazisine dönüsme gibi fiziksel ve kimyasal degisimler belirli bir dogal seçilim baskisi ortaya çikarir. Bir tarim arazisine uygulanan ilaçlamanin bile seçilim baskisinda etkisi vardir. Birçok gen pleitropiktir, yani canlinin birden fazla özelligi üzerinde etkilidir. Dogal seçilim bu özelliklerden birinin yararina, digerinin zararina da çalisabilir. Sonuçta evrimsel yönlendirilme pleitropik genin kontrol ettigi özelliklerin seçilmesine ya da elenmesine, seçiliminin cebirsel toplamina esit olur. Örnegin çok tipik olan orak hücreli anemide S geni, bir taraftan oksijen baglanmasini kisitlarken, diger yandan sitmaya karsi dayaniklilik saglar. Sitmanin yaygin oldugu ortamda, dogal seçilim bu ikisinin cebirsel toplamina göre yönlendirilir. 100 bireyin 60'i sitmadan; bu gen oldugu zaman da 50'si oksijensizlikten ölüyorsa, o zaman % 10'luk bir kesim avantajli oldugundan, bu gen o populasyonda korunur. Ortamdan sitma mikrobu yok edilirse (ya da tersine yayginlasirsa) frekans degisir. Bu genin frekansi sitmali bölgelerden saglam bölgelere gidildikçe azalir. Dogal seçilimin etkisinin artirilmasi, populasyondaki gen çesitliligini de artirir. Dolayisiyla parça degisimi, mutasyon her ne kadar populasyon kararligini karistirirsa da, dogal seçilim için uygun bir zemin olusturmasi nedeniyle evrimsel çesitlenmede lokomotif görevi yapar. Mutasyonlarin ve rekombinasyonlarin fazla olusmasi, populasyonun kararliligini bozacagi için negatif etki yapar. Az olusmasi çesitlilik bakimindan seçenegi azaltacagi için etkisi olumsuzdur. Bu nedenle her tür için dogal kosullarda yeterince mutasyon meydana getirecek ve seçilime ugratacak bir düzenek kurulmustur. Farkli yasam ortamlarinda dogal seçilim baskisi farkli sekilde yürütüldügünden, zaman içerisinde hem o ortama uygun canli türleri olusmus hem de yasam ortamlari ortaya çikmistir.
Morötesi isinlar bilinen mutasyona yol açan en etkili faktörlerden biridir. Yükseklere dogru çikildikça mor ötesi isinlarin etkisinin artmasiyla birlikte mutasyon oraninda da artmalar ortaya çikar. Ayrica daglarin tepesine dogru çikildikça, yasam ortamindaki çesitlilik de artar. Yani dogal seçilim baskisi çesitlenir. Yükseklere dogru çikildikça tür çesitliliginin artmasi bu nedenden ötürüdür. Bununla birlikte, yasam kosullarinin asiriya dogru kaymasi, türlerin yayginlasmasina ya da sikliginin artmasina engel olur. Buna karsilik toprak altinda yasayan ya da çogunlukla gececi olan (günes isinlarindan kaçan) birçok hayvan türü ilkel özelliklerini korumuslardir. Akreplerin uzun yillardan beri degismemelerinin nedeni budur.
2) Populasyon içine ya da disina göç: Göç, kararli populasyonlarin bozulma nedenlerinden biridir. Ayni türe ait, bazi özellikleri bakimindan farkli gen frekansina sahip bir topluluk, herhangi bir yolla bir populasyonun içerisine girerse, o populasyonda bir dalgalanmaya ve frekans degisimine neden olur: Örnegin Türk toplumunda mavi göz frekansi % 16, Almanlarda % 81'dir. Her döl basina (bu, insan soyunda 30-50 yildir) ne oranda bir göçün gerçeklestigini ve her iki populasyonun ne miktarda çiftlestigini biliyorsak, bu sayilardan yola çikarak, gelecekte, bu populasyonlardaki mavi göz geninin frekansinin nasil degisecegini öngörebiliriz.
Eger bir populasyon içerisinde, deme, irk gibi küçük gruplarin herhangi bir nedenle populasyon disina göçü saglanirsa, toplam populasyon frekansinda yine önemli degismeler meydana gelebilir. Dogal populasyonlarin hiçbirinin sabit kalmasi mümkün degildir. Çünkü dis ve iç göç engellenemez.
3) Genetik Sürüklenme: Bir populasyon yeterince büyükse, kararli yapisini koruyabilir. Gen frekanslari yönünden ait oldugu populasyondan önemli ölçüde farkli olan, küçük bir birim, o populasyondan ayrilip, yeni bir populasyonun kurucusu olarak görev yaparsa, zaman içerisinde yeni populasyonlarin ortaya çikmasina neden olur. Örnegin Anadolu'da % 80 mavi gözlü olan bir köy (normal frekans %16) bulundugu yerden sürülüp herhangi baska bir yere yerlestirildiginde, yeni populasyon ana populasyondan mavi göz geninin frekansi bakimindan büyük ölçüde farkli olacaktir.
4) Esey Seçimi: Kural olarak canlilarda, erginlige ulasmis bireylerin bir araya gelmeleri ve çiftlesmeleri aynidir. Kuramsal olarak her bireyin çiftlesme sansi esittir. Fakat gametlerde, kalitsal yapiya bagli olarak ya da olmayarak, hareket yeteneginde ve çekici kimyasal maddelerin yapisinda degisiklik olursa gamet seçilimi olur. Ancak en önemli eseysel seçilim, ergenlik dönemindekidir. Bunun nedeni kaliplasmis davranislardir (imprinting behaviour). Biyolojik çesitliligin korunabilmesi için erkek ve disi geçislerinin tam olarak ayrilmasi ve özelliklerin kesin olarak farklilasmasi gerekir. Bunun için de özellikle yalnizca rekombinasyon meydana getiren, çogunlukla bunun ötesinde baska önemi olmayan, yavru bakimiyla ilgilenmeyen erkegin güçlendirilmesi daha iyi sonuçlar verir. Disilerin zemine uygun, gösterissiz, parlak renklerden arinmis, abartisiz bireyler olarak kalmasi; buna karsilik erkeklerde göze çarpici, ancak dogal tehlikelere de açik ikincil esey özelliklerinin ortaya çikmasi saglanmistir. Ikincil eseysel özelliklerin gösterimi ile erkeklik genlerinin diziliminin gücü arasinda dogrusal bir iliski mevcuttur. Canlilar aleminde basitten gelismise dogru gidildikçe, saglam genetik yapinin bir ifadesi olarak saglam fiziksel yapinin seçilmesi için, ayni eseyin bireyleri arasinda (çogunlukla da erkekler arasinda); kavgalar, danslar gittikçe güçlenmistir. Bu gösteri sirasinda bugün biyolojik olarak çok defa anlam tasimayan renk-sekil-ses özellikleri, kaliplasmis davranis sekliyle seçilmistir. Günlük yasamimizda da kaliplasmis davranis hiçbir nedeni olmadan islev görür. Herhangi bir erkegi/kizi sevmemiz ya da ilk defa karsilasilan bir insani itici görme davranisi tamamen kaliplasmis davranistir. Sonuç olarak bir populasyonda eseyler, birbirini rasgele seçer desek de, insanlarda ve birçok populasyonda belirli özelliklere sahip bireylerin, belirli özelliklere sahip bireylerce seçildigini görürüz. Bu da populasyonun bir anlamda dallanmasi demektir.
5) Asiri uçlarin ayiklanmasi: Tüm canlilarda, her ne yolla olursa olsun yeni özellikler o türün gelecegini tehlikeye atmayacak kadar tesvik edilir. Fakat dogal seçilimle asiri uçlar çogunlukla ayiklandigi için sonuçta dengelenmis polimorfizm dedigimiz, o ortam için en uygun boyutlar elde edilir. Örnegin, insan beyninin büyümesi, basarisi için kosuldur. Fakat sürekli büyümesi tesvik edilen kafanin, ananin çati kemiginden geçememesi de söz konusudur. Bu nedenle ananin simfis açikligi, kafa büyüklügünün optimum olmasini saglamistir. Baska bir örnek ise, kavaklarin günese ulasmak için boylarini sürekli uzatmalarinin, uzun boylu kavaklarin rüzgârla devrilme seçilimiyle dengelenmesidir. Bu nedenle her bölge için optimum (rüzgar-günes iliskisi) boy belirlenir. Biz genis bir populasyonda en uzun kavagi elde etmek istiyorsak derelere, en kisa olani istersek daglara gitmeliyiz.
6) Cografi izolasyon: Populasyonlarda genetik çesitlenme, esey seçilimi, dogal seçilim olsa da, zaman içerisinde kalitsal yapinin alt tür, tür düzeyinde farklilasmasi için, belirli bir süre etkin bir sekilde islev yapan yalitim sistemine gereksinim vardir (kara canlilari için su, suda yasayan canlilar için kara, sicaklik, kimyasal feromonlar, ses vs.). Bunun en etkin yolu cografi yalitimdir. Cografi yalitim yeterli süre etkili olamamissa, farkli populasyonlar tekrar bir araya gelebilir. Yalitilmis populasyonlar arasinda sinirli da olsa gen akisi meydana gelirse alt türler olusur.
Dünyada çogunlukla dogal kosullarin degisimiyle ve buna bagli olarak dogal seçilimle, ortaya çikan fenotipler arasinda belirli bir denge söz konusudur. Ancak kosullar sürekli siddetini artiracak sekildeyse ve o kosullarin etkisi altinda kalan canlinin kalitsal yapisi bu degisimi karsilayacak kalitsal çesitlilikten yoksunsa, o tür ortadan kalkar. Kalitsal varyasyonlar bu degisimi karsilayacak yeterlilikte degilse, bu canlinin izleyecegi iki ana yol vardir:
Canli bu kosullardan uzaklasmak için göç edebilir; küçük ve uygun kosullari barindiran siginaklara kaçabilir. Populasyonun bir kismi göç olanagini bulurken, diger kismi dogal seçilimle baska bir türe (türlere) dönüsmek suretiyle varligini sürdürebilir. Biri tükenme, digeri ise evrimdir.
Anadolu bu nedenle tür, alt-tür ve ekotip bakimindan bir cennet durumuna ulasmistir. Dileriz ki yetkililer ve kamu, bu hazineyi yeterince koruyabilir ve degerlendirebilir.